Karınca ile
Karınca çok çalışkan olmuş; yazın sımsıcak günlerine aldırış etmeden kışa hazırlık yapıyor, hiç durmadan çalışıyormuş. Bulunduğu tüm yiyecekler kilerine yöneliyor, kış için erzak topluyormuş. Ağutosböceği ise bir ağacın gölgesinde uzanmış, elinde sazı şarkı söyleyip, eğleniyormuş. Ne kışın soğuk günlerini düşünüyor, ne yaz bitince ne yapacağı ile ilgili tasalanıyormuş. Karıncayı yaşarken de 'Karınca kardeş, bu kadar çok çalışma, gel sen de benimle birlikte şarkı söyleyip, eğlenin. Biraz hayattan yararlanın demiş.' Karınca ağustosböceğinin söylediklerine kulak asmadan, çalışmaya devam etmiş.
Aylar geçmiş, yazın sıcak günler sonbaharın serin günlerine, sonbaharın serin günleri kışın soğuk günlerine dönmüş. Sonunda kışın çatınca, heryer karla kaplanmış. Ağustos karböceğinin içinde yiyecek hiçbir şey bulamıyor, aç bilaç ormandan çıkıp gezinip duruyormuş. Aklını kontrol ederek gelmiş 'Karınca kardeş bütün yaz çalıştı, onu bulursam mutlaka yemek de sakla' diye düşünmüş. Kalan son güç de toplayarak, manikürün evde kalmasını ve müdahaleden yiyecek yemek istemiş. Karınca ise 'Eğer sen de şarkı söyleyip, eğlenmek yerine, benim gibi aktarım, yemek toplasaydın, şu anda dışarıda açık kalmış olanlarn. Çok açsan, yine şarkı söyleyip, eğlen, belki açlığını unutursun' diyerek ağustosböceğine çok iyi bir ders verdi.